Gülüş estetiğini tamamlayan estetik dolgular (kompozit restorasyonlar) ve bonding işlemleri sonrası dişlerde bir miktar hassasiyet hissedilmesi oldukça yaygın ve genellikle beklenen bir durumdur. Dişin yapısına müdahale edildiği için sinir uçlarının bu yeni duruma uyum sağlaması biraz zaman alabilir.
Peki, bu hassasiyetin sınırları nedir? Ne zaman "normal" kabul edilir, ne zaman bir sorun olduğuna işaret eder? İşte estetik dolgu sonrası süreç hakkında bilmeniz gerekenler.
Diş hassasiyetinin oluşmasında birkaç farklı teknik ve biyolojik neden bulunmaktadır:
Dolgu işlemi sırasında çürük temizlenirken veya diş yüzeyi bonding için hazırlanırken kullanılan aletler ısı ve titreşim oluşturur. Dişin merkezindeki sinir tabakası (pulpa), bu işleme tepki vererek kısa süreli bir inflamasyon geliştirebilir. Bu da özellikle sıcak ve soğuk gıdalarda sızlama şeklinde kendini gösterir.
Estetik dolgunun mikron düzeyinde bile olsa normalden yüksek olması, ısırma sırasında o dişe çok fazla baskı binmesine neden olur. Bu durum dişin etrafındaki bağ dokusunu zedeleyerek çiğneme sırasında keskin bir ağrıya yol açabilir.
Işınla sertleştirilen estetik dolgu materyalleri, donma esnasında çok hafif bir büzülme yapabilir. Bu büzülme dişin duvarlarında bir gerilime neden olur ve bu da hassasiyeti tetikleyebilir.
Estetik dolgu sonrası hassasiyet genellikle geçicidir. Süreç kişiden kişiye değişmekle birlikte genel seyir şu şekildedir:
Eğer aşağıdaki durumlardan birini yaşıyorsanız, dolgunuzun kontrol edilmesi gerekebilir:
Süreci daha konforlu atlatmak için şu adımları izleyebilirsiniz:
Estetik dolgu veya bonding sonrası yaşanan kısa süreli hassasiyet, vücudun tedaviye verdiği doğal bir iyileşme tepkisidir. Çoğu zaman herhangi bir müdahale gerektirmeden kendiliğinden geçer. Ancak ağrının şiddeti artıyorsa veya günlük yaşamınızı etkiliyorsa hekiminize danışmak en doğru yoldur.
Unutmayın: Dolgu sonrası konforun anahtarı, doğru yapılmış bir oklüzyon (kapanış) ve sabırlı bir iyileşme sürecidir.